uykusuz

listen to the pronunciation of uykusuz
Türkisch - Englisch
sleepless

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

Do you suffer from sleeplessness? - Sen uykusuzluk çekiyor musun?

unsleeping
sleepless; wakeful
insomniac

As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep. - O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.

wakeful
restless
uyku
sleep

The poet compared death to sleep. - Şair ölümü uykuya benzetti.

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

uykusuz (gece)
restless
uykusuz olarak
sleeplessly
uykusuz bir gece geçirmek
spend a wakeful night
uykusuz bir şekilde
wakefully
uykusuz kalmak
be unable to sleep
uykusuz kalmak
not to have had any sleep
uykusuz kalmak
unable to sleep
uykusuz kalmak
to be unable to sleep
uyku
nap

I laid down for a short nap and fell asleep for two hours. - Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.

A few hours nap will do you good. - Birkaç saatlik uyku sana iyi gelecektir.

uyku
repose
uyku
{s} sleeping

Tom can't get out of his sleeping bag. The zipper is stuck. - Tom uyku tulumundan çıkamıyor. Fermuar sıkışmış.

Tom has been having trouble sleeping recently. - Tom son zamanlarda uyku sorunu yaşamaktadır.

uyku
slumber

He fell into a slumber inadvertently. - O istemeden uykuya daldı.

uyku
kip
uyku
zizz
uyku
{i} snooze
uyku
shut-eye
uyku
a sleep
Uyku
(Tıp) hypno
uyku
shuteye
uyku
sleep, shut-eye, kip
uyku
slumbers
uyku
sleepiness, drowsiness
uyku
dorm

At the end of the sleep the dormant awakes. - Uykunun sonunda uyuyan uyanır.

uyku
rest

I want you to get a good night's rest. - Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.

Türkisch - Türkisch
Uykusuzlukla geçen
Uykusuzlukla geçen: "Dün geceyi uykusuz geçirdiği odaya dönmek fikri onu âdeta ürkütüyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
Uyumamış veya uykusunu alamamış
UYKU
(Osmanlı Dönemi) Bak: Kaylule
Uyku
menam
Uyku
(Osmanlı Dönemi) VESN
Uyku
hab
uyku
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu: "Rahat bir uyku uyumuştum."- S. F. Abasıyanık. Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
uyku
Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
uyku
Doğada görülen sükûnet durumu
uyku
(Osmanlı Dönemi) nevm
uykusuz
Favoriten