İnsanların duygusal yaşamları gittikçe daha istikrarsız hale geliyor.
 - People's emotional lives are becoming more and more unstable.
Suriye'deki istikrarsız güvenlik durumu Türkiye'yi de etkilemektedir.
 - The unstable security situation in Syria also affects Turkey.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.
 - I think Tom is unstable.
Leyla son derece kararsızdı.
 - Layla was extremely unstable.