tozlaşma

listen to the pronunciation of tozlaşma
Türkisch - Englisch
Pollination
bot. pollination
efflorescence
becoming dust; pollination, fertilization
becoming dust
toz
powder

There was some kind of white powder on the floor. - Yerde bir tür beyaz toz vardı.

Powders of aluminium, magnesium, silicon, etc. explode. - Alüminyum, magnezyum, silisyum vb. tozları patlayıcıdır.

toz
dust

The horses make dust as they run. - Atlar, koşarken toz yapar.

We need to dust the desk. - Masanın tozunu almamız gerekir.

toz
dirt
tozlaşmak
{f} effloresce
toz
silt
toz
in powder form
toz
substance
toz
powdered

Do you have any powdered milk? - Hiç süt tozun var mı?

toz
(Argo) heroin
toz
(İnşaat) particle

Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else. - Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.

toz
snow
tozlaşmak
pollinate
toz
dust to
toz
to dust
kendi kendine tozlaşma
autogamy
toz
dust; powder; heroin, snow, angel powder; powdered, in powder form
toz
slang heroin, skag, junk
toz
granulated
toz
(hayvan) farina
toz
powdered, (something) which is in powdered form: toz altın gold dust. toz boya powder paint. toz biber ground pepper
toz
sweepings
toz
dusty

I like walking on dusty and rocky trails. - Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.

Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic. - Tom büyükbabasının tavanarasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.

tozlaşmak
to turn into dust or powder
tozlaşmak
(for rain) to drizzle, drizzle down
tozlaşmak
to become dust tozarmak
tozlaşmak
(for a flower) to become pollinated
yapay tozlaşma
artificial pollination
çapraz tozlaşma
cross-pollination
öz-tozlaşma
(Botanik, Bitkibilim) self-fertilization
öz-tozlaşma
(Botanik, Bitkibilim) self-pollination
Türkisch - Türkisch
bakınız tozlanma
Tozlaşmak işi
Erkek organlardaki çiçek tozunun, rüzgâr veya böceklerin aracılığıyla çiçeklerin tepeciğine konması
döllenme
alogami
Toz
(Osmanlı Dönemi) ACAC
Toz
(Osmanlı Dönemi) UKUB
Toz
(Osmanlı Dönemi) NAK'
Toz
kubar
Toz
(Osmanlı Dönemi) GUBAR
Toz
(Osmanlı Dönemi) KATERE
Toz
(Osmanlı Dönemi) MENİN
Toz
(Osmanlı Dönemi) REHEC
Toz
(Osmanlı Dönemi) RİG
Toz
(Osmanlı Dönemi) ASAR
Toz
(Osmanlı Dönemi) AKUB
Toz
(Osmanlı Dönemi) HEBVE
Toz
(Osmanlı Dönemi) ŞEAS
Toz
(Osmanlı Dönemi) UCACET
toz
"- Mal. Toz durumunda olan
toz
Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak
toz
Toz durumunda olan
toz
bakınız Töz. Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak: "Bu talihsiz taşra kentinde, yolun iki yanındaki yeşilleri tozdan yitmiş ağaçlara bakmak insanı daha bir yalnız kalmışlık duygusu içinde bırakıyor."- R. N. Güntekin. Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde: "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor
toz
Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde
toz
bakınız: Töz
tozlaşmak
Toz durumuna girmek, tozarmak
tozlaşma
Favoriten