Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
 - You could have heard a pin drop.
Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
 - It's quiet enough to hear a pin drop.
Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.
 - Tom dropped Mary off in front of John's.
Seni arabayla İstasyona bırakacağım.
 - I'll drop you off at the station.
Bir içki için uğrayalım.
 - Let's drop in for a drink.