İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
İçeri girmek için nereden bir bilet alabilirsin?
- Where can you buy a ticket to get in?
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble.
Tom yine başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble again.
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get inside? Do you have a key?
Varır varmaz seninle temas kuracağım.
- I'll get in touch with you as soon as I arrive.
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.
- Bad habits are easy to get into.
Ziyaretçiler müzeye girmek için uzun bir kuyrukta beklediler.
- The visitors waited in a long line to get into the museum.
All of our students who applied to university got in.