O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi - He did not hesitate in taking his share of the money.
O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi
He did not hesitate in taking his share of the money.
O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi. - He didn't hesitate to tell his wife the truth.
O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.
He didn't hesitate to tell his wife the truth.