Englisch - Türkisch
Definition von to cause (a person) to become annoyed or angry im Englisch Türkisch wörterbuch
- provoke
- kışkırtmak
Tom'u kışkırtmak için bir şey yapma.
-Don't do anything to provoke Tom.
Sami, Leyla'yı çirkin şeyler söyleyerek kışkırtmaktan hoşlanıyordu.
-Sami liked to provoke Layla by saying outrageous things.
- provoke
- ateşlemek
- provoke
- {f} sebep olmak
- provoke
- yol açmak
- provoke
- tahrik etmek
- provoke
- kışkırt
Tom beni kışkırtmaya çalışıyor.
-Tom is trying to provoke me.
Linda Dan'ı kışkırtmak için başka adamlarla dans etti.
-Linda danced with other men to provoke Dan.
- provoke
- Gaza getirmek
- provoke
- öfkelendirmek
- provoke
- be provoked kızmak
- provoke
- küs- provokingasaba dokunan
- provoke
- {f} kızdırmak
- provoke
- (fiil) kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak, sebep olmak, üstüne varmak, çıkarmak, neden olmak, uyandırmak (merak vb.), kızdırmak
- provoke
- dürtmek
- provoke
- sinirlendirmek
- provoke
- {f} çıkarmak
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von to cause (a person) to become annoyed or angry im Englisch Englisch wörterbuch
- provoke
Don't provoke the dog, it may try to bite you.
to cause (a person) to become annoyed or angry
Silbentrennung
to cause (a person) to be·come annoyed or an·gryAussprache
Resimler
Favoriten