Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.
 - The suspect wanted to avoid being arrested.
Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.
 - We took a back road to avoid the heavy traffic.
Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
 - Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
 - Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
 - I swerved to avoid hitting a skunk.
Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
 - Sami fled to Egypt to avoid arrest.
Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
 - Take lots of vitamin C to avoid catching cold.