Lütfen sınıfta koşmayın.
- Please don't run in the classroom.
O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Onlar koşmaya başladılar.
- They started running.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymak istiyor.
- Tom wants to run for class president.
O, başkanlığa adaylığını koymak istiyor.
- He wants to run for President.
10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.
- She was strong enough to run a 10-mile race.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
Her picture ran on the front page of the newspaper.