Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir.
- What we've already achieved gives us hope for what we can and must achieve tomorrow.
Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
- In order to achieve that, you'll have to take risks.
Harika bir şey elde etmek istiyorum.
- I want to achieve something great.
Yaptığını sandığım başarı türünü elde etmek istiyorsan, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacaksın.
- If you want to achieve the kind of success that I think you do, then you'll have to study harder.
O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı.
- He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.
Hedefime ulaşmak için çok fazla çalışıyorum.
- I work too much in order to achieve my goals.
Mutluluğa ulaşmak zor.
- It's hard to achieve happiness.
Henüz bir şey başarmadım.
- I haven't achieved anything yet.
Onu nasıl başarmayı düşünüyorsun?
- How do you intend to achieve that?
Tom yapmak için başladığı işi başarmış gibi görünüyor.
- Tom appears to have achieved what he set out to do.
Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
- Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
- She achieved remarkable results.
... expect and we hope that we can achieve regional commitment from every country ...
... What exactly were you trying to achieve in North Korea? ...