the range or limit of one's knowledge, experience or interest

listen to the pronunciation of the range or limit of one's knowledge, experience or interest
Englisch - Türkisch

Definition von the range or limit of one's knowledge, experience or interest im Englisch Türkisch wörterbuch

horizon
ufuk

Güneş ufukta göründü. - The sun appeared on the horizon.

Ufukta bir gemi görebiliyorum. - I can see a ship on the horizon.

horizon
(Askeri) UFUK, YATAY DÜZLEM: Genel olarak belirli bir mevkiden bakıldığında yer ile semanın belirli veya zahiri olarak birleştiği yer. Ayrıca belirgin, zahiri veya bölgesel ufuk olarak da adlandırılır. Belirgin veya zahiri ufuk gerçek ufuğa yalnızca görüş noktası deniz seviyesine çok yakın olduğunda yaklaşır
horizon
(Tıp) horızon
horizon
(Jeoloji) kat
horizon
İktisat dilinde talep ve arz eğrilerinin piyasa denklemindeki çizgisi
horizon
{i} görüş

Ölüm sadece bir ufuktur. Ve bir ufuk sadece görüş alanımızın sınırıdır. - Death is only a horizon. And a horizon is just the edge of our field of view.

Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir. - Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.

horizon
horizon
horizon
{i} anlayış
horizon
çevren
horizon
fikir ufukları
horizon
seviye
horizon
apparent horizon görünen çevren
Englisch - Englisch
horizon
the range or limit of one's knowledge, experience or interest
Favoriten