Bir şey özlemiyor musun?
- Aren't you missing something?
Herhangi birini özlemiyor musun?
- Aren't you missing anyone?
Eksik bir peçete var.
- There is a napkin missing.
Heykelin kafası eksik.
- The statue is missing its head.
O, kayıp olarak kabul ediliyor.
- He is regarded as missing.
Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu.
- He found his missing brother at last.
Herhangi birini özlemiyor musun?
- Aren't you missing anyone?
Bir şey özlemiyor musun?
- Aren't you missing something?
Treni kaçırmayı riske atmak istemedim, bu yüzden istasyona bir saat önce geldim.
- I didn't want to risk missing the train, so I arrived at the station an hour early.
Bir tek kelime kaçırmadan büyük bir dikkatle dinledik.
- We listened with great care, not missing a single word.
Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
- This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
... not-- we were missing a $3 USB cable. ...
... So that was missing, but now it's not. ...