Şu anda hassas bir konumdayım.
 - I am now in a delicate position.
Sana tavsiye verecek konumda değilim.
 - I'm not in a position to give you advice.
Tom durumunu netleştirmedi.
 - Tom didn't make his position clear.
Tom durumunu netleştirdi.
 - Tom made his position clear.
Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
 - The president stated his position on the issue.
Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
 - My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor duruma soktu.
 - The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.
Hükümet konağında iyi bir işi var.
 - He has a good position in a government office.
Takım yıldızları gökyüzündeki yıldızların konumlarını tanımaya yardım etmek için faydalı bir yol olabilir.
 - Constellations can be a useful way to help identify positions of stars in the sky.
Bütün oyuncular yerlerindeydi.
 - All the players were in position.
Kendini benim yerime koy.
 - Put yourself in my position.
Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
 - The president stated his position on the issue.