Definition von the female personal pronoun im Englisch Türkisch wörterbuch
- herself
- kendi
Yumi oraya kendi gitti.
-Yumi went there by herself.
Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
-She said NO to herself. She said YES aloud.
- herself
- Kendine geldi
O, hastaneye götürüldüğünde kendine geldi.
-She came to herself when she was taken to the hospital.
- herself
- dişil kendisi
- herself
- bizzat
Bizzat gitmesi gerekli.
-It's necessary for her to go herself.
Oraya bizzat gitmesine gerek yok.
-She doesn't need to go there herself.
- herself
- kendisi
Kendisini ateşle ısıttı.
-She warmed herself by the fire.
Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.
-Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.
- herself
- (dişil) kendisi
- herself
- özü
- herself
- kendisi Ask her herself
- herself
- kendine
Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
-Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
Emi kendine yeni bir elbise ısmarladı.
-Emi ordered herself a new dress.
- herself
- Tabii halinde değil
- herself
- Bizzat kendisine sorun
- herself
- kendi kendine
O kendi kendine mırıldanıyor.
-She is muttering to herself.
Maria kendi kendine, çok şanslıyım dedi.
-Maria said to herself, I am very lucky.
- herself
- Kendini incitti
Mary dün kendini incitti.
-Mary hurt herself yesterday.
Dans ederken kendini incitti.
-She injured herself while dancing.
- herself
- kendini
O, kendini benim kollarına attı.
-She threw herself into my arms.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
-She devoted herself to the volunteer activity.
- herself
- kendinde
O, bugün kendinde değil.
-She is not herself today.
Kendinden bahsetmeyi severdi.
-She liked talking about herself.
- herself
- by herself kendi başına
Relevante Übersetzungen
Definition von the female personal pronoun im Englisch Englisch wörterbuch
- {p} herself