İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir.
 - With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
Bu çatışmayı çözmek imkansız.
 - It is impossible to resolve the conflict.
Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.
 - They haven't yet resolved their problems, but at least they're discussing them.
Daha sıkı çalışmaya karar verdiler.
 - They resolved to work harder.
Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
 - I resolved to break up with her cleanly.