the act of being present

Englisch - Türkisch

Definition von the act of being present im Englisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

presence

{i} varlık

Senin varlığın benim yaşama sevincim - Your presence in my life is a source of joy.

O Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık makalesini yazdı. - He wrote the article Exobiological Presence in Alpha Centauri.

presence

{i} huzur

Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız. - You must take off your hats in the presence of ladies.

Onun huzurunda utangaç hissettim. - She felt shy in his presence.

presence

bulunma

Bugün burada bulunma amacımız silah seslerini susturmak - Our presence here today is to silence the gunshots.

presence

{i} huzur, hazır bulunma, varlık, var olma: The test results do not indicate the presence of nitrogen. Test sonuçlarına göre nitrojen yok

presence

buradalık

presence

kişilik

presence

oluş

presence

var olma

presence

orada bulunma

presence

görünüş

presence

sözüm yabana

the act of

eyleminin

presence

{i} yapı

presence

{i} ön

Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü. - At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.

Onun varlığı benim için önemli. - Its presence is important for me.

presence

(isim) huzur, hazır bulunma, varlık, varoluş, tavır, yapı, ön, protokol görevlileri

presence

sözüm meclisten dışarı

presence

{i} tavır

presence

{i} varoluş

Englisch - Englisch

Definition von the act of being present im Englisch Englisch wörterbuch

presence

Silbentrennung

the act of be·ing pres·ent

Türkische aussprache

dhi äkt ıv biîng prizent

Aussprache

/ᴛʜē ˈakt əv ˈbēəɴɢ prēˈzent/ /ðiː ˈækt əv ˈbiːɪŋ priːˈzɛnt/