that attends habitually or regularly

listen to the pronunciation of that attends habitually or regularly
Englisch - Türkisch

Definition von that attends habitually or regularly im Englisch Türkisch wörterbuch

going
gidiş

Gidişini hiçbir şey durdurmaz. - Nothing will stop his going.

Benim gidişimi engelleyecek hiçbir şey yok. - There is nothing to prevent my going.

going
gelecek zamanı belirten yardımcı fiil
going
{f} git

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. - Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris, I must brush up on my French.

going
şu anki
going
mevcut
going
çalışan
going
yaşayan
going
işleyen
going
gidiş hızı
going
{i} giden

Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır. - The number of students going abroad to study is increasing each year.

Köprünün üstünde giden trene bak. - Look at the train going over the bridge.

going
I am going to do this
going
{i} gidişat

Böyle gidişatı onaylamıyorum. - I don't approve of such goings-on.

going
(sıfat) giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)
going
{i} ilerleme hızı: That part of the road is hard going. Yolun o bölümünden geçmek zor. This book's heavy going. Bu kitabı
going
{i} yol durumu
going
{i} tempo
going
goings on olup bitenler
going
{i} gidiş, ayrılış
Englisch - Englisch
going
that attends habitually or regularly

    Silbentrennung

    that attends ha·bi·tu·al·ly or re·gu·lar·ly

    Türkische aussprache

    dhıt ıtendz hıbîçuli ır regyılırli

    Aussprache

    /ᴛʜət əˈtendz həˈbəʧo͞olē ər ˈregyələrlē/ /ðət əˈtɛndz həˈbɪʧuːliː ɜr ˈrɛɡjəlɜrliː/
Favoriten