Türkisch - Englisch
Definition von tele'lü' im Türkisch Englisch wörterbuch
- tele
- tele-
- tele alışveriş
- (Telekom) teleshopping
- tele eğitim
- distance learning
- tele iş
- (Ticaret) telework
- tele pazarlama
- telemarketing
- tele-alışveriş
- teleshopping
- tele-eğitim
- (Eğitim) distance learning
- tele-eğitim
- teleinstruction
- tele-pazarlama
- (Ticaret) telemarketing
- tele-çalışma
- telecommuting
- tele-öğretim
- teleeducation
- tele-kulak
- Phone-tapping
- tele bağlantılar
- (Meteoroloji) teleconnections
- tele benzer
- wirelike
- tele benzerlik
- wiriness
- tele daha çok benzeyen
- wirier
- tele en çok benzeyen
- wiriest
- tele havale
- (Ticaret) cable transfer
- tele işlem
- (Askeri,Bilgisayar,Teknik) teleprocessing
- tele kayıt edici
- wire recorder
- tele merceği
- telelens
- tele oğlan
- callboy
- tele pazarlama sistemi
- (Ticaret) inbound telemarketing
- tele ski
- draglift
- tele-alışveriş pencereleri
- (Ticaret) teleshopping windows
- tele-alışveriş spotları
- (Ticaret) teleshopping spots
- tele-foto
- wirephoto
- tele-kopyalama
- (Politika, Siyaset) telecopying
- tele-kız
- {k} call girl
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von tele'lü' im Englisch Englisch wörterbuch
- tele
- television
- tele-
- teleport
- tele-
- telegraph
telethon.
- tele-
- relating to television
telecast.
- tele-
- over a distance
telephone.
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von tele'lü' im Türkisch Türkisch wörterbuch
- (Osmanlı Dönemi) (Lü'lü'. den) Parıldama
- TELE
- (Osmanlı Dönemi) Ağıl
- TELE
- (Osmanlı Dönemi) Tuzak
- TELE'ÜV
- (Osmanlı Dönemi) Parıldama, parlama
Relevante Übersetzungen
Englisch - Türkisch
Definition von tele'lü' im Englisch Türkisch wörterbuch
- tele
- uzak
Bir teleskop kullanarak uzaktaki şeyleri görebiliriz.
-We can see things in the distance using a telescope.
Ben yaklaşık bir hafta boyunca uzaktan pazarlamacıydım.
-I was a telemarketer for about a week.
- tele
- sınalgı
- tele
- televizyon
Televizyon izliyorum.
-I am watching television.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
-My little brother is watching television.
- tele-
- sınalgıyla ilgili
- tele-
- (önek) tele
- tele sales
- tele satış
- tele
- (Tıp) Uzakta, uzak (mesafede)
- tele
- (Tıp) Son, sonunda
- tele conversion lens
- (Fotoğrafçılık) uzak açı lens