Tom has been receiving death threats.
- Tom ölüm tehditleri alıyor.
Your threats don't frighten me.
- Senin tehditlerin beni korkutmuyor.
Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
It is threatening to rain.
- Bu yağmur tehdit ediyor.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
It will threaten the prosperity of the town.
- O, kasabanın ikbâlini tehdit edecektir.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
There are dangers that threaten both men and women.
- Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.