tanımlanabilir

listen to the pronunciation of tanımlanabilir
Türkisch - Englisch
definable
describable
can be defined
tanımla
describing
tanımla
{f} defined

Schopenhauer defined architecture as frozen music. - Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.

These books have defined and shaped our culture. - Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.

tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

Can you identify the man using this picture? - Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?

Chemical symbols are used to identify chemical elements. - Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.

tanımla
{f} identified

One suspect has been identified. - Bir şüpheli tanımlandı.

She identified him as the murderer. - Onu bir katil olarak tanımladı.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles). - Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

Tom described his new invention to both John and Mary. - Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.

He described his own experience. - O, kendi deneyimini tanımladı.

tanımla
declared
tanımla
characterize