The breakfast dishes were still in the sink.
- Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
She breaks a dish every time she washes dishes.
- O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
Susan eats like a bird and leaves most of the food on her plate.
- Susan bir kuş kadar yer ve yemeğinin çoğunu tabakta bırakır.
On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
- Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
Glasses and dishes were broken.
- Bardaklar ve tabaklar kırıldı.
The breakfast dishes were still in the sink.
- Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
Do you want to use a platter or a tray?
- Tabak mı yoksa tepsi mi kullanmak istiyorsun?
The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato.
- İkinci tabakta nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.