Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, it started to rain.
Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- Suddenly, my mother started singing.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- I suddenly realized what was happening.
Tom birden bire çok meşgul oldu.
- Tom suddenly became very busy.
... for say twenty or thirty minutes suddenly an $800 on the TV ...
... but Tim a nobody buys it but the drugs the whole company down market suddenly ...