Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - Suddenly, it started to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
 - Suddenly rain began to fall.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
 - If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
 - Tom's heart suddenly began to beat faster.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
 - If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
 - To our great surprise, he suddenly resigned.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
 - When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
Köprü ansızın yıkıldı.
 - The bridge suddenly gave way.
Birden bire ne olduğunu fark ettim.
 - I suddenly realized what was happening.
Tom birden bire çok meşgul oldu.
 - Tom suddenly became very busy.
... So suddenly, the battle for the second screen is-- ...
... And it suddenly gives kids an incentive. ...