somutluk

listen to the pronunciation of somutluk
Türkisch - Englisch
concreteness
tangibility
somut
{s} tangible

There's no tangible connection. - Somut bir bağlantı yok.

somut
{s} concrete

There's no concrete evidence against Tom. - Tom'a karşı somut delil yok.

The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions. - Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.

somut
concrete (as opposed to abstract)
somut
{s} physical

We never were physical. - Biz asla somut değildik.

somut
(Ticaret) tangibles
somut
palpable

I have a palpable proof. - Somut bir kanıtım var.

somut
concrete müşahhas, konkre
somut
perceptible
Türkisch - Türkisch
somutluk
Favoriten