sensibel

listen to the pronunciation of sensibel
Deutsch - Türkisch
{zen'zi: bıl} duyar(lı), duygun, hassas
duyarlı
duygun
Englisch - Türkisch

Definition von sensibel im Englisch Türkisch wörterbuch

sensitive
duyarlı

Isıya karşı çok duyarlıyım. - I am very sensitive to heat.

Eleştiremeyecek kadar çok duyarlısın. - You are too sensitive to criticism.

sensitive
hassas

Ayako'nun cildi kimyasallara karşı hassastır. - Ayako's skin is sensitive to chemicals.

Bir çocuk annesinin sevgisine karşı çok hassastır. - A child is very sensitive to its mother's love.

sensitive
{s} içli
sensitive
çabuk etkilenen
sensitive
(Tıp) sansitif
sensitive
duyar

İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır. - Man's skin is very sensitive to temperature changes.

Eleştiremeyecek kadar çok duyarlısın. - You are too sensitive to criticism.

sensitive
narin
sensitive
çok duygusal
empathetic
Empati kurabilen
empathic
(Tıp) Empati ile ilgili
empathic
(Tıp) Empati gösteren
sensitive
(Biyoloji) sensitif
sensitive
hassas kimse
sensitive
alıngan kimse
sensitive
(Askeri) HASSAS: Açıklanması himayesinde bulundurduğu kişinin güvenliğine tehdit, yüz kızarıklığı ve ihlal oluşturan özel koruma gerektiren. Bir kuruluş, tesis, şahıs, mevki-makam, doküman, malzeme veya faaliyete tatbik edilebilir
sensitive
{s} to -e duyarlı, -e hassas
sensitive
(sıfat) duyarlı, hassas, alıngan, duygulu, içli
sensitive
{s} içli; alıngan
Deutsch - Englisch
empathic
sensitive

She is very sensitive to criticism. - Sie reagiert auf Kritik sehr sensibel.

empathetic
sensibel (Umsicht/Fingerspitzengefühl erfordernd)
sensitive
empfindlich sein (zu sensibel)
to have a thin skin