Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
 - Sami spent her life controlling million-dollar deals.
Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
 - I have trouble controlling my emotions.
Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
 - Controlling my emotions is not my forte.
Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
 - How are you at controlling your temper?
Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
 - The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
 - Controlling my emotions is not my forte.
Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
 - I have trouble controlling my emotions.