İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
 - You can't change people. They have to change themselves.
Değişmek için asla çok geç değildir.
 - It's never too late to change.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
 - Tom seems to be unwilling to change.
Onu değiştirmek istiyorum.
 - I want to change that.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
 - Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Havada ani bir değişiklik vardı.
 - There was a sudden change in the weather.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
 - I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
 - Physical changes are directly related to aging.