Masamda çalışırken uykuya daldım.
 - I fell asleep while studying at my desk.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
 - Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Kapıyı açtığımda onu uyurken buldum.
 - When I opened the door, I found him asleep.
Uyurken cüzdanımı çaldırdım.
 - I had my wallet stolen while I was asleep.
Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı.
 - When the fire broke out, he was dead asleep.
Tom uykuda gibi görünüyor.
 - Tom seems to be asleep.
Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.
 - Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.
Onun ayakları uyuşmuştu.
 - His feet were asleep.
Tom uyumaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help falling asleep.
Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
 - I had to wait until Tom was asleep.
Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
 - Mary had been waiting till her child fell asleep.