Seninki de fena değil.
- Yours is not bad, either.
Seninki gibi aynı gömleği aldım.
- I bought the same shirt as yours.
Kendini benim yerime koy.
- Put yourself in my place.
Kendini benim yerime koy.
- Put yourself in my position.
Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
- This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.
- Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.
- Our school was not the same size as yours.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.
- Our school was not the same size as yours.
Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
- Our children are at school; where are yours?
Sanırım bunlar sizinkiler.
- I think these are yours.
Tüm çabalarım seninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
- All my efforts are nothing in comparison with yours.
Bunlar benim çoraplarım mı yoksa seninkiler mi?
- Are these my socks or yours?