plenty-of

listen to the pronunciation of plenty-of
Englisch - Türkisch
bol miktarda

Masada bol miktarda taze yumurta var. - There are plenty of fresh eggs on the table.

Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı. - He had plenty of money for his trip.

bir dolu
pek çok

Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim. - As a new father, I gave my first child plenty of books.

Pek çok insana danıştık. - We consulted plenty of people.

bol

Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin! - You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!

Masada bol miktarda taze yumurta var. - There are plenty of fresh eggs on the table.

yığınla
hayli

Tom Boston'da bir hayli arkadaşı olduğunu söyledi. - Tom said he had plenty of friends in Boston.

Tom zaten hayli tehlikede. - Tom is in plenty of danger already.

çok

Tom'un özür dilemek için çok fırsatı vardı, ama bunu yapmadı. - Tom had plenty of chances to apologize, but he didn't.

Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim. - As a new father, I gave my first child plenty of books.

bolca

Benim bolca fikirlerim var. - I have plenty of ideas.

Endişelenme. Bolca suyumuz ve yiyeceğimiz var. - Don't worry. We have plenty of water and food.

Englisch - Englisch
a lot of -, much -
plenty-of

    Videos

    ... And, Mr. Romney ' Governor Romney ' there'll be plenty of chances here to go on, but I ...
    ... plenty of time to respond. We are quite aware of the clock for both of you. But I want to ...
Favoriten