Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
 - We fixed the price at $15.
Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
 - There is a fixed standard in the king's principles.
Gözlerini bana dikti.
 - He fixed his eyes on me.
Herkesin gözleri ona dikildi.
 - Everyone's eyes were fixed upon her.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
 - I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Tom onu bir çekiçle onardı.
 - Tom fixed it with a hammer.
Bunu hemen onarmalıydınız.
 - You should've fixed it right away.