Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Tom doesn't think it's such a big deal.
- Tom onun öyle büyük bir anlaşma olduğunu düşünmüyor.
They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
He got well acquainted with the history of Japan.
- O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
Any book will be okay as long as it is interesting.
- İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
Get it done as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done.
- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.