O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
Ona kendi odamı gösterdim.
- I showed her my room.
O kendi kendine mırıldanıyor.
- She is muttering to herself.
Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
- Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
Onu sevip sevmediğini bilmiyorum.
- I don't know whether you like her or not.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
- She said NO to herself. She said YES aloud.
O ondan daha akıllıdır.
- He's smarter than her.
Siz ondan daha uzun boylusunuz.
- You are taller than her.
Arabanızı buraya park edemezsiniz.
- You can't park your car here.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Hey, burada ne oluyor.
- Hey, what's going on here?
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, could you give me a hand over here, please?