Rüya Tom'u sarstı. O bunu ilahi bir uyarı olarak aldı.
 - The dream rattled Tom. He took it as a divine warning.
Fadıl ilahi mesajlar alıyor olduğuna inanıyordu.
 - Fadil believed he was receiving divine messages.
Tanrıların Oğulları, biz kutsal tohumlarız. Bir gün, biz Babamızın olduğu şey olacağız.
 - Sons of God, we are divine seeds. One day, we will be what our Father is.
O yemek sadece kutsaldı.
 - That meal was simply divine.
Ying Yang falcısı kendi kaderini tahmin etmeyebilir.
 - The Ying Yang diviner may not predict his own fate.