Tom bunu duydu ve kızdı.
- Tom heard this and got angry.
Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
- We heard the boy playing the violin.
Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.
- Tom had to shout to be heard.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
... I want to hear from you directly, ...
... The reason I do these kinds of events is I want you to hear ...