His son became a famous pianist.
- Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
My little son can drive a car.
- Küçük oğlum araba sürebiliyor.
Tom has two sons. Both of them live in Boston.
- Tom'un iki oğlu var, İkisi de Boston'da yaşıyor.
Paul has three sons. They look very much alike.
- Paul'ün üç oğlu var. Onlar birbirine çok benziyor.
He gave money to each of his sons.
- O, oğullarının her birine para verdi.
The elder sons are now quite independent of their father.
- Şimdi büyük oğullar babalarından oldukça bağımsızlar.
My boys are all grown up.
- Benim bütün oğullarım büyüdü.
My boys are my everything.
- Oğullarım benim her şeyimdir.