Tom ve Mary üniversiteden mezun olduktan sonraki hafta evlendiler.
 - Tom and Mary got married the week after they graduated from college.
Nagoya'dan sonraki durak nedir?
 - What's the stop after Nagoya?
Jane geyiğin arkasından elinden geldiği kadar hızlı koştu.
 - Jane ran after the deer as fast as possible.
Biz onun arkasından odaya girdik.
 - We entered the room after him.
O, kötü bir soğuk algınlığı yüzünden yatakta olan kızkardeşine baktı.
 - She looked after her sister, who was in bed with a bad cold.
O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.
 - He fainted with hunger and fatigue, but came to after a while.
O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
 - She was very well before lunch, but felt sick afterward.
Kısa bir mücadele sonrası, onlar kazandı.
 - After a brief fight, they won.
O cumartesi öğleden sonraları ne yapıyor?
 - What does he do on Saturday afternoons?
Ben öğleden sonraları sık sık verandanın üstüne oturup okurum.
 - I often sit on the porch and read in the afternoon.
Okuldan sonra onun hakkında konuşalım.
 - Let's talk about it after school.
Öğle yemeğinden sonra bunun hakkında konuşabilir miyiz?
 - Can we talk about this after lunch?
Onun görevi çocuklara bakmaktı.
 - Her duty was to look after the children.
Japonya'da ebeveynler yaşlandıklarında geleneklere göre çocukları tarafından bakılırlar.
 - When parents get old in Japan, they are customarily looked after by their children.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik.
 - The calm that comes after the storm.