meraklanma

listen to the pronunciation of meraklanma
Türkisch - Englisch

Definition von meraklanma im Türkisch Englisch wörterbuch

merak
{i} curiosity

Her story excited curiosity in the children. - Onun hikayesi çocuklarda merak uyandırdı.

He has always had a great curiosity about the world. - Onun her zaman, dünya hakkında büyük bir merakı oldu.

merak
worry

Don't worry. It's OK. - Merak etmeyin. Tamam.

Don't worry. This won't happen again. - Merak etme. Bu bir daha olmayacak.

merak
{i} interest

Magdalena is interested in geography. - Magdalena coğrafyaya meraklıdır.

Ania is interested in computers. - Ania bilgisayarlara meraklıdır.

merak
{i} concern

Your friends are really concerned about your health. - Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.

merak
wonder

Tom wonders if it's true. - Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

merak
{i} whim
merak
{i} fancy

He has a great fancy for travelling. - Onun seyahat için büyük bir merakı var.

merak
great interest
merak
keenness
merak
maggot
merak
fond

I am fond of the cinema. - Ben sinema meraklısıyım.

My sister is fond of music. - Kız kardeşim müziğe meraklıdır.

merak
foible
merak
passion

I have no special talents. I am only passionately curious. - Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.

merak
(Argo) kick
merak
fuss
merak
espial
merak
mania
merak
relish
merak
taste

She wondered how his lips would taste. - O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.

He was curious about how it would taste, so he took a small bite. - Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.

merak
conceive
meraklanmak
anxious
meraklanmak
get anxious
meraklanmak
flap
meraklanmak
get curious
meraklanmak
to be anxious
meraklanmak
be anxious
meraklanmak
worry
merak
fad

Fadil became interested in Islam. - Fadıl, İslam'a merak sardı.

merak
solicitude
merak
cult

I am curious about Japanese culture. - Japon kültürünü merak ediyorum.

merak
inquietude
meraklanmak
wonder
merak
wondered about
merak
be wondering
merak
sensation
merak
hobby

Tom calls himself a hobbyist. - Tom kendine meraklı diyor.

Tom is a model railroad hobbyist. - Tom model demiryolu meraklısı.

merak
great interest in, great liking for; passion for (something)
merak
disquiet
merak
anxiety, worry
merak
wonderment
merak
disquietude
merak
being particular or fastidious about
merak
care

I wonder if you have ever really cared for me. - Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.

Don't worry. I'll take care of that. - Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.

merak
curiosity; great interest, concern, passion; anxiety, solicitude, worry
merak
bug
merak
avocation
merak
anxiety
merak
crotchet
merak
missile
meraklanmak
grow wiser
meraklanmak
for (someone's) curiosity to be aroused
meraklanmak
to worry (about), be anxious (about)
meraklanmak
to be anxious, to worry; to get curious
Türkisch - Türkisch
Meraklanmak işi
merak
Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek: "Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım."- H. Taner
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.(... Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi hikmet-i İlâhiyeyi ittiham ve rahmet-i İlâhiyeyi tenkid ve Hâlik-ı Rahiminden şekva hükmünde olduğu için aksi maksadiyle tokad yer, hastalığı ziyadeleşir. L.)
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Dalgınlık. Kara sevdâ
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük
Merak
(Osmanlı Dönemi) BESS
merak
Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği: "Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır."- R. N. Güntekin
merak
Kaygı, tasa
merak
Düşkünlük, heves
merak
öğrenme isteği
merak
Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği
merak
Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek
meraklanmak
Kaygılanmak, üzülmek, tasalanmak, sebebini anlamak için çaba harcamak
meraklanma
Favoriten