Everyone was looking at Tom curiously.
- Herkes merakla Tom'a bakıyordu.
Tom glanced at Mary curiously.
- Tom merakla Mary'ye baktı.
Her story excited curiosity in the children.
- Onun hikayesi çocuklarda merak uyandırdı.
Curiosity killed the cat.
- Fazla merak iyi değildir.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlara meraklıdır.
Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
I wonder who that girl is.
- Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
I wonder what it tastes like.
- Tadının nasıl olduğunu merak ediyorum.
He was curious about how it would taste, so he took a small bite.
- Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
- Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.
I wonder if you have ever really cared for me.
- Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.