Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
- Some young Japanese people prefer being single to being married.
Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
- Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
- It takes a lot of time getting used to married life.
Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.
- I was disillusioned at his married life.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Misako, geçen Haziran bir Kanadalıyla evlendi.
- Misako married a Canadian last June.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.