maaşlı

listen to the pronunciation of maaşlı
Türkisch - Englisch
paid
salaried

It may not appeal to some, but I prefer to remain a salaried man; I don't have to worry so much about making both ends meet. - Bazı insanların ilgisini çekmeyebilir fakat maaşlı bir adam kalmayı tercih ediyorum; Geçinmek için çok fazla kaygılanmak zorunda değilim.

salaried, receiving a salary
stipendiary
gainful
(job) that has a salary of; (person) who gets a salary of
receiving a salary
salary
maaş
wage

I spent all my wages in one day. - Ben bütün maaşımı bir günde harcadım.

That young man deserves a raise in his wages. - O genç adam, maaşındaki bir artışı hak ediyor.

maaş
salary

She is content with his present salary. - O, şu anki maaşından memnun.

My salary doesn't allow us to live extravagantly. - Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.

maaşlı hakim
stipendiary
maaşlı hakim
stipendiary magistrate
maaşlı kesim
salariat
maaşlı makam sahibi olan
beneficed
maaşlı papazlık makamı
benefice
maaşlı personel
salaried employee
maaşlı çalışanlar
salariat
maaş
pay

I'm not cut out for gambling. Maybe I'm just unlucky, but working for my pay is more of a sure thing. - Ben kumar için biçilmiş kaftan değilim. Belki sadece şanssızım fakat maaşım için çalışmak daha emin bir şeydir.

The pay is not adequate for a family of six. - Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.

maaş
(Ticaret) wages

That young man deserves a raise in his wages. - O genç adam, maaşındaki bir artışı hak ediyor.

I paid his wages on the spot. - Maaşını hemen ödedim.

hizmetsiz maaşlı memuriyet
sinecure
maaş
emolument
maaş
allowance
maaş
{i} earnings
maaş
{i} compensation
maaş
stipend
maaş
payment
iyi maaşlı
well-compensate
maaş
salary, stipend, pay, payment, screw; pension
okulda maaşlı çalışan öğrenci
sizar
Türkisch - Türkisch
Aylıklı: "Biri bir koca görür rüyasında / Yüz lira maaşlı kibar bir adam."- O. V. Kanık
Aylıklı
MAAŞ
(Osmanlı Dönemi) Geçinilecek şey. Yaşayış. Aylık para
maaş
Aylık