Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
 - Tom has no permanent address.
Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.
 - Permanent peace is nothing but an illusion.
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
 - Please give me your permanent address.
Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.
 - Mrs. Brown warned Beth that if she didn't eat properly she would be permanently overweight.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
 - A permanent is extra.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
 - The man turned permanently blue after he drank the silver solution.