Life in a small town is boring.
- Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.
He lived in a small town nearby.
- Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
- Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
He made a lot of money in New York and went back to the small town where he was born.
- New York'ta bir sürü para yaptı ve doğduğu küçük kasabaya geri döndü.
A little village is situated in between both towns.
- Küçük bir köy, iki kasaba arasında yer alır.
The Ukrainian security forces are trying to occupy the towns and villages between Donetsk and Luhansk in order to cut off those two important cities from each other.
- Ukrayna güvenlik güçleri bu iki önemli kenti birbirinden ayırmak amacıyla Donetsk ve Luhansk arasındaki kasaba ve köyleri işgal etmeye çalışıyorlar.