Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
- It's good to put yourself in someone else's place now and then.
Sami, Leyla'yı yatakta bir başkasıyla buldu.
- Sami found Layla in bed with someone else.
Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.
- Sometimes we lie to keep from hurting someone else's feelings.
Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
- This may end up being somebody else's problem.
Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.
- It's clear they thought I was somebody else.
Someone else might want your old desk if you don't want it anymore.
- Vielleicht will jemand anderes deinen alten Schreibtisch haben, wenn du ihn nicht mehr willst.
If he doesn't accept the job, someone else will.
- Wenn er die Arbeit nicht annimmt, dann jemand anderes.
That was somebody else's idea.
- Die Idee hatte jemand anderes.
If he doesn't accept the job, somebody else will.
- Wenn er die Arbeit nicht annimmt, dann jemand anderes.