izin vermemek

listen to the pronunciation of izin vermemek
Türkisch - Englisch
have none of
refuse
not to let

I guess our job is not to let that happen. - Sanırım bizim işimiz onun olmasına izin vermemek.

Layla has found a new man and she's determined not to let him go. - Leyla yeni bir adam buldu ve onun gitmesine izin vermemekte kararlı.

bar
{f} disallow
izin ver
(Bilgisayar) allow

My father won't allow me to keep a dog. - Babam benim köpek bakmama izin vermez.

Allow me to introduce Mayuko to you. - Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.

izin ver
(Bilgisayar) allow cookie
izin ver
(Bilgisayar) permit only
izin vermeme
bar
izin ver
let

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

You can drink water, but you can also let it walk. - Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

izin ver
make allowances for
izin ver
allow to be
izin ver
made allowances for
izin ver
{f} permitted

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

They were not permitted to cross into Canada. - Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

izin ver
{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin ver
allow to
izin ver
{f} allowed

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

No ambiguities are allowed in a contract. - Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.

izin ver
{f} consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

izin ver
{f} permit

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

izin ver
let&
izin vermeme
to not allow
izin ver
allowto
izin ver
countenance
izin vermeme
disallowance