Bu, çocuk yetiştirmek için böylesine harika bir yer olurdu.
 - This would be such a great place to raise kids.
Bu, çocukları yetiştirmek için iyi bir yer olurdu.
 - This would be a good place to raise kids.
O yükselmeyi hak ediyorum.
 - I deserve that raise.
Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.
 - You were in prison, so I had to raise our children by myself.
Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.
 - Sami's wife was left to raise her child alone.