Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi.
 - I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.
Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
 - She pressed her lips firmly together.
O, elimi sıkıca tuttu ve bıraktı.
 - He held my hand firmly and left.
Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
 - I'm firmly opposed to corporal punishment.
Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
 - Jefferson believed firmly in the value of education.
O, kolumu sımsıkı tuttu.
 - She held my arm firmly.