Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.
- The policeman lifted the box carefully.
Hiç kimse onu görmesin diye mektubu dikkatle sakladı.
- She hid the letter carefully so that no one should see it.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.