Englisch - Türkisch
Definition von if you bring someone or something sonewhere, you take them there with you im Englisch Türkisch wörterbuch
- bring
- {f} getirmek
Öğle yemeğini getirmek zorunda değilsin.
-You do not have to bring your lunch.
Oğlumu ofisinize getirmek zorunda mıyım?
-Do I have to bring my son to your office?
- bring
- {f} (brought) getirmek
- bring
- {f} razı etmek
- bring
- kendine getirmek
- bring
- beraberinde getirmek
- bring
- ayıltmak
- bring
- {f} vermek (ceza)
- bring
- {f} kazandırmak
- bring
- icbar etmek
- bring
- getir
Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.
-In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon.
S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?
-Can S. Jobs bring back the magic to Disney?
- bring
- {f} ikna etmek
- bring
- bring round kandırmak
- bring
- sevketmek
- bring
- doğurmak
- bring
- kandırmak
- bring
- neden olmak
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von if you bring someone or something sonewhere, you take them there with you im Englisch Englisch wörterbuch
- bring
if you bring someone or something sonewhere, you take them there with you
Silbentrennung
if you bring some·one or some·thing sonewhere, you take them there with youAussprache
Resimler
Historie
Favoriten