i̇şgali̇

listen to the pronunciation of i̇şgali̇
Türkisch - Englisch

Definition von i̇şgali̇ im Türkisch Englisch wörterbuch

işgal
(Hukuk) occupation

Gaziantep was freed from the French occupation in 1921. - Gaziantep, 1921'de Fransız işgalinden kurtarıldı.

Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City. - Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

işgal
(Askeri) invasion

People called for an immediate invasion of Cuba. - İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.

Japan launched a new invasion of China in July, 1937. - Japonya, 1937 Temmuz ayında yeni bir Çin işgali başlattı.

işgal
occupancy
işgal
(Ticaret) taking
işgal
(Ticaret) engrossment
işgal
occupation, possession; distraction, obstruction
işgal
invaded

Computers have invaded every field. - Bilgisayarlar her yeri işgal etti.

It would have been much better if the Spanish hadn't invaded Latin America. - İspanya, Latin Amerika'yı işgal etmeseydi, çok daha iyi olurdu.

fuzuli işgali men davası
(Latin) actio prohibitoria
gayrimenkul işgali
unlawful entry
işgal
occupation, holding by force
işgal
occupying, taking up (space)
işgal
keeping (someone) busy
işgal
distraction, diverting from work
işgal
{s} occupational
mekan işgali
(Ticaret) space occupancy
Türkisch - Türkisch

Definition von i̇şgali̇ im Türkisch Türkisch wörterbuch

işgal
Bir kimseyi işten alıkoyma, engelleme, oyalama
işgal
Bir yeri ele geçirme: "Çuhahane bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul'un işgali sırasında İngilizler yaktılar."- B. Felek
işgal
İşten alıkoyma, engelleme, oyalama
işgal
Bir yeri ele geçirme
işgal
Uğraştırma
İŞGAL
(Osmanlı Dönemi) Zabtetme, istilâ etme
İŞGAL
(Osmanlı Dönemi) Birisini işten alıkoyma, başka şeyle meşgul etme, oyalama, uğraştırıp kendi işine mâni olma